logo
add image
OR-KOOP

Ormanlarımız ve Orman Köylüsü

Orman denilince hepimizin gözünün önünde; yeşil örtü ile kaplanmış, içinde dereleri, akarsuları ve şelaleleri akan, gölleri bulunduran, yaban hayatına yuva olan, doğal bitki örtüsünü koruyan, toprak erozyonunu önleyen, bizleri çığdan ve selden koruyan, oksijen depomuz olan, bizlere yakacak odun ve ihtiyaçlarımız için kereste sağlayan, kimya sanayiine hammadde veren, odun dışı ürünleri ile bizlere gelir sağlayan alanlar canlanır.
Bu alanlardaki ağaçlar gerek kesim, gerekse bakım ve ağaçlandırma çalışmaları ile istihdam sağlayan, ekonominin birçok sektörüne hammadde sağlayarak destekleyen, katma değer üreten ve yeni istihdam alanları yaratılmasına imkân veren ekonomik, ekolojik, sosyal ve kültürel faydalar sunan; meyveleri ve ürünleri ile yenilenebilir, yaşamsal,değeri para ile bile ölçülemeyecek derece önemli doğal kaynaklarımızdır.
Dünyada çevre kirliliğinin meydana getirdiği küresel ısınmaya bağlı olarak doğal afetlerin yıkıcı etkileri arttıkça ormanların, tarım sektörü gibi hayati önemi daha da ön plana çıkmaya başlamıştır. Ormanların korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir şekilde üretime devam etmesi sadece ülkelerin değil dünyanın öncelikli küresel sorunlarından biri haline gelmiştir. Bu nedenle başta Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok uluslararası örgütlerin özel önem verdikleri çalışma konuları arasında yer almaya başlamıştır.


OR-KOOP


Nitekim tehlikeyi yıllar önce gören uluslararası sivil toplum örgütleri global hale dönüşen sorun karşısında uyarı görevini yapmışlardır. Dünyanın hayati değere sahip yenilenebilir doğal kaynaklarından biri olan ormanlara gerekli önemin verilmediğini gören, şu an yerini AB’deki tarımsal örgütlerin üst örgütü haline dönüşen COPA-COGECA’ya bırakan Avrupa Tarım Federasyonu (CEA), 1971 yılında aldığı bir karar ile 21 Mart gününü Kuzey yarım küresinde ilkbaharın, Güney yarım küresinde de sonbaharın başlangıç günü olarak kabul etmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Örgütü (FAO)’da bu günün tüm ülkelere önerilmesini sağlamıştır. O günden bu yana 21 Mart, “ Dünya Ormancılık Günü”, 21 Mart'ı içerisine alan haftayı da Orman Haftası” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Ülkemiz bu uygulamaya 1975 yılında katılmıştır.
BM artan küresel felaketler karşısında uyarı görevini daha da artırarak 2011 yılını Dünya Ormancılık Yılı ilan edilmiştir. BM üyesi ülkelerde ormanların insanlığın geleceği için önemi çeşitli faaliyetlerle topluma anlatılmaya çalışılmaktadır. Toplumun her kesimine tehlikenin daha da yaklaştığı mesajını vermektedir.


OR-KOOP


Türkiye, orman varlığı ve özellikleri bakımından dünyadaki birçok ülkeye göre daha şanslı konumdadır. Türkiye’de orman rejimi altındaki orman alanları 21,7 milyon hektardır. Orman alanları ülke topraklarının % 27,6 ‘sını oluşturmaktadır. Orman alanlarının % 53’ü verimli orman örtüsü ile kaplıdır. % 47,5 orman örtüsü '' bozuk ve verimsiz '' orman özelliğini taşımaktadır. Türkiye ormanlarındaki toplam odun hacmi 1,5 milyar m3 ve yıllık toplam hacim artışı 42 milyon m3 ‘tür. Buna bağlı olarak; yıllık, ortalama 12-13 milyon m3 civarında odun üretimi yapılmaktadır. Plan verilerine göre ormanların % 63’ü ekonomik, % 32’si ekolojik ve % 5 ‘i sosyal ve kültürel fonksiyona sahiptir.
Türkiye ormanları, biyolojik çeşitlilik yönüyle Avrupa ve Ortadoğu’nun en zengin ormanlarından biridir. Türkiye ormanlarının % 95’ i doğal orman özelliği göstermektedir. Ormanlarımızda 9000’den fazla bitki türü bulunmaktadır. Bunun 3000’i endemik bitki özelliğini taşımaktadır. Mevcut bitki türlerinin de üçte birini yani % 33’ünü endemik bitkiler oluşturmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle ormanlarımız tıbbi ve aromatik bitkiler bakımından oldukça zengindir. Diğer taraftan Türkiye Ormanları yaban hayatı yönüyle de zengindir. Bugün ormanlarımızda 120 tür memeli yabani hayvan, 400 ‘ü aşkın kuş türü, 130 kadar sürüngen, 400’ e varan balık türü vardır.
Orman köylülerimiz ise ormanların içinde veya kenarında yaşamını sürdüren ailelerdir.Yaşamları orman ile bütünleşmiş, geçimini başta orman olmak üzere, sahip olduğu küçük tarım alanlarından sağlayan insanlardır. Milli gelirden en az pay alan, her mevsim doğanın çetin şartlarıyla mücadele eden, ormanların içinde şehirlerden uzakta yaşam savaşı vermektedirler. Altyapı, sağlık ve eğitim imkânlarının sınırlı olduğu, bir ölçüde mahrumiyet bölgesi gibi alanlarda yerleşenlerdir. Sağlıklı gıdalarla beslenmekle birlikte, yaşam şartları zor, dünyada can güvenliği riskinin en yüksek olduğu iş kollarından biri olan orman işçiliği görevini üstlenen bireylerdir. Öyle ki her yıl orman üretimi döneminde orman köylülerimiz çeşitli kazalar sonucu can verir veya sakat kalırlar. Elde edilen her tomrukta onların alın teri ve kanı vardır. Bu insanlarımız ne ekranlarımıza ne de gazete başlıklarına taşınır. Gerçekte onlar ormanın gerçek sahipleridir. Yaşamları ve gelecekleri ormana bağlıdır.


OR-KOOP


Varlığını bile fark edemediğimiz bu insanlar ormanların yeşillikleri arasında yok olurlar ve aynı maden işçilerimizin yaşadıkları aile dramlarını yaşarlar. Ortağı oldukları kooperatiflerinin ve üst kuruluşlarının oluşturdukları yardımlaşma fonlarının desteği ile bir ölçüde bu yaralarını sararlar.
Türkiye’ de Mart 2013 dönemi nüfus kayıtlarına göre 21.395 orman köyü bulunmaktadır. Bu köylerde 7,101.072 kişi yaşamaktadır. Orman köylülerini 2.163.390 kişisi orman içi, 4.938.651'si ise orman bitişiği köylerde yaşamını sürdürmektedir. Orman köylüleri toplam nüfusun yaklaşık % 9' unu oluşturmaktadır. Orman köylüsü milli gelirden en az pay alan kesimdir.
Orman köylerindeki altyapı, sağlık ve eğitim imkânları, toplumun diğer kesimlerinin yaşadıkları yerleşim alanlarına nazaran düşük ve yetersiz durumdadır.

Üst